16 Mar 2009

Dexter


Baş karakteri ilk iki sezonda kahraman olmayan, son sezonla kahramanlaşmaya başlatılan dizi.

Bundan sonra yazacaklarım spoiler içerebilir içermeyebilir de.
Sadece "Dexter Morgan" hakkında genel bir bilgilendirme yapmaya çalışacağım bölümlere değinmeden.

İlk iki sezonu izlemeden 3. sezonu izlemeye başlamış geçtiğimiz hafta en başından itibaren bütün bölümleri izlemiş birisi olarak söyleyebilirim ki `dexter` ilk iki sezonda kahraman değil. İlk iki sezonda yerine oturmamış birşeyler vardı. Yeni sezonla cinayet işleme sebepleri değişmiş; yaşadıkları ve öğrendikleri ile artık kendi kurallarını oturtup "yönlendirilmiş ihtiyaçlarını" arkasına alarak artık nazarımda zevk almak için değil de çizgi romanlarda kendi yasalarını uygulayıp adalet dağıtan batman vs gibi türevlerinin kanlı versiyonu haline gelmiştir.

Çoğu zaman hukuk sistemindeki kimi boşluklardan ya da ya da bazı bürokrasi forsundan yararlanarak sokaklarda serbestçe dolaşmaya devam eden ceza almadan yakasını işlediği suçlardan sıyıran kişilere karşı çoğumuzun içinde öyle ya da böyle açığa çıkan ama uygulamaya dökemediği öldürme isteğini Dexter hepimiz adına gerçekleştirmektedir.

3. sezonu izleyerek Dexter ile tanıştığımda sorgusuz sualsiz "kahramanım" olarak ilan etme sebeplerimden biri de budur. Çünkü adaletin yerini bulamadığı yerlerde kendi yargımı yapıp cezamı kesmek istediğim durumlara dexter tercüman oluyordu. İlk iki sezonla beraber bütün olarak baktığımda hisleri, sorumlulukları olmadığı üstüne basa basa her bölümde vurgulanarak işlediği cinayetlerden haz alan bir adam olan Dexter kendi ile ilgili gerçeklerle yüzleştikten ve hayatına giren insanlara karşı her ne kadar sürekli inkar etse de bağlanmaya başlamasından dolayı apayrı bir adam olmuştur. Bir nevi emotional killer...

13 Mar 2009

~ Mutsuzluk İle Mutlu Olmak ~

duvar örmek, ve kaçmak yeni bir şeylerin getireceği şeylerden. duvarı örerken ufacık bir delik bırakmak bilerek; ama deliği bilerek bıraktığını unutarak kendine bile inkar etmek. o delikten sızan hava, yağmur, kar ve güneşin sızıntısına bilerek izin vermek... ama içeri süzülen hayata dair belirtileri görmezden gelmeye çalışmak. onlar ayaklarının dibinde birikirken bundan da derin bir haz alıp kafanı dimdik yukarı kaldırmak “hissetmiyorum” riyakarlığını kendine göstermek. içten içe yerde birikip tenine değen hayata yokmuş gibi davranmak. bunu yaparken de gizliden sado-mazo mutluluk duymak. ama aslında mutsuzluk yaratmak. o mutsuzlukta boğulmak günden güne. çift kişilik yalnızlık yaratmak. en nihayetinde de kendi karanlığına gömülürken bir başına kalmak.